Türkiyenin önemli mağaraları

Türkiyenin önemli mağaraları
Ayvaini Mağarası

Uluabat Gölü’nün güney bölümünde yer alan Ayvaini Mağarası’nın iki girişi vardır. Birinci giriş Bursa, Mustafakemalpaşa (Kirmasti) ilçesine bağlı Kazanpınar’da, diğer girişi yeraltı sularının yer üstüne çıktığı Nilüfer İlçesi’ne bağlı Ayvaköy’ü yakınında yer alır. İki girişi arasında 4 km mesafe vardır. Bursa’yı Mustafakemalpaşa’ya bağlayan eski yol mağara yakınından geçer.

Her iki yönden girişi bulunan mağara, girişlerinin sarp olması nedeniyle turizme kapalı olmakla beraber profesyonel dağcı ve mağaracılar tarafından tercih edilebilir. Hidrolojik olarak aktif bir mağaradır. Güney Marmara Bölgesi’nin en uzun mağarasıdır. Ayvaini Mağarası görünümleri ilginç ve büyüleyici damlataşlar (sarkıt, dikit, duvar damlataşları, sulu damlataş havuzları) ve göller ile kaplıdır. Gezi için rehber alınması gerekmektedir. Turistik gezilere açılması için çalışmalar sürdürülmektedir.

Aşıklar Mağarası

Aşıklar Mağarası, Antalya’nın Alanya ilçesinde bir mağara.

Alanya yarımadasının, denize yakın yamacında iki girişli bir mağaradır. Cilvarda burnuna doğru teknenin kayalıklara yanaşmasından sonra kayalara tırmanılarak çıkılır. Birkaç adımda mağaranın alçak girişine gelinir. 75 metre uzunluğundadır. Alçak tavanı nedeniyle mağaranın içinde zaman zaman eğilerek yürünür. Mağaranın, Damlataş tarafındaki ağzı, denizden sekiz metre kadar yüksektedir ve buradan denize atlanır. Kayalıklara tutunarak aşağıya inmek çok daha zordur. Söylenceye göre antik çağın korsanları bu mağarada ganimetlerini ve esir kızları saklamıştır.

Buzluk mağaraları

Buzluk Mağaraları, Elazığ-Harput’ta bulunur. Yazın çok soğuk, kışın ise içi çok sıcaktır. Mağarada 200 metreden aşağıya inilememiştir. Bir rivayete göre bir kadın mağaranın içine düşmüş ve daha sonra yine Elazığ’ın sınırları içinde bulunan Murat Nehrinden cesedi çıkmıştır. Ayrıca Türkiye’nin en kaliteli mermerlerinin o mağarada bulunduğu söleniyor.

Damlataş Mağarası

Antalya’nın Alanya ilçesinde bir mağara’dır.

Damlataş Mağarası,Alanya şehir içinde ve deniz kıyısında Merkeze 3 km. uzaklıkta bulunmaktadır.

Toplam uzunluğu 30 m. olan mağara kuru, yatay mağara tipindedir. 200 m’.lik bir alanı kaplamaktadır. Çok sayıda sarkıt ve dikitin eşsiz bir görüntü verdiği mağara 15 m. yüksekliktedir. Karbondioksit gazı, yüksek ölçüde nem, düşük ısı ve radyoaktif havasıyla astım hastaları için son derece yararlıdır. Bu nedenle astım hastaları mağaranın en yoğun ziyaretçi gruplarını oluştururlar.

Mağaradaki sarkıt ve dikitlerin M.Ö. 20.000-15.000 yılları arasında meydana geldiği sanılmaktadır.

Derya Mağarası

Derya Mağarası, Antalya’nın batı kıyısında Konyaaltı Caddesi ile deniz kıyısı arasında bulunan Atatürk Parkı’nın içinde bulunan bir mağaradır.

124 metre toplam uzunluğundaki mağaranın girişe göre en derin noktası 35,65 metredir. Dikey mağara tipindedir. Güney kenarı deniz içinde olduğu için “deniz mağarası” olarak da adlandırılabilir. Mağara kuru ve gelişimi durmuş bir mağaradır. Mağaranın denizde olan kesimleri yarı tuzlu deniz suları ile kaplıdır.

Büyük salonda az miktarda dikit ve duvar traventenleri gelişirken, güneye doğru sarkıt ve dikitler artmaktadır. Bu bölgede tatlı su kaynakları çatlaklardan çıkarak deniz suyuna karışmaktadır. Mağaranın asıl girişinin 40 m. batısında ikinci bir girişi daha vardır. 0,5 m. genişliğinde ve 1 m. uzunluğunda genişlemiş bir yarık görünümündedir

Dim Mağarası

Dim Mağarası, Antalya ili, Alanya ilçesi dolayında turizme açık bir mağaradır.

Dim Mağarası, Alanya’nın doğusunda, 1691 m. yüksekliğindeki Cebireis Dağı’nın batı yamacında bulunur. Dim Mağarası otoparkının hemen ön kısmında, 232 m. aşağıda piknik alanı olarak kullanılan, tabanı çınar ağaçları, yamaçları çam ormanları ile kaplı bulunan Dim Çayı ve Dim Vadisi yer alır. Çevrede yaşayan insanlara Dim’li denilmektedir. Bu nedenle de mağaraya Dim Mağarası adı verilmiştir.

Mağaraya, hem Dim Çayı vadisinden hem de Kestel beldesinden asfalt yol ile ulaşım sağlanmaktadır. Kestel beldesinde ki Alanya İşletme Fakültesi ile Dim Mağarası arasındaki mağara ulaşım yolu üzerinde Alanyalı Haşim Yetkin Hoca’nın (Öğretmen) organizasyonunda zaman zaman toplu olarak yürüyüş sporu yapılmaktadır. Mağara ulaşım yolu, Cebireis Dağı eteğinde açılmış olan Yaylalı Köyü sulama kanalı boyunca 300 m devam eder. Bu yolda gezi yürüyüşü yaparak da Akdeniz, Alanya, çam ormanları ve zaman zaman Toros Dağlarını seyrederek 50 dakikada mağaraya varılabilir.

Dim Mağarası’nın toplam uzunluğu 410 m. yatay ve yarıkuru mağara sınıfındadır. 360 metrelik bölümü ziyarete açıktır. Dört ana salondan oluşan mağaranın gezi yolları boyunca en ve yüksekliği değişken olup 10-15 m dir. Günümüzde tavandan yer yer su damlamaları ve dolayısı ile makarna sarkıtlar oluşmaktadır. Mağara, elektrik ile aydınlatılmaktadır. Ayrıca şehir elektriği kesilmeleri durumunda için jeneratör de bulunmaktadır. Mağara içi sıcaklığı yıl içinde sabit olup, 18 C derecedir. Mağara içinde küçük havuzlar ve son bölümde 200 m2 yüzeyli, 2 metre derinlinde bir göl vardır.

Dim Mağarası, Türkiye’nin en güzel mağaralarından biridir. Mağara içinde sarkıt, dikit, sütun, perdemakarna ve duvar oluşumları olarak çok süslü ve zengindir. Alanya’ya 11 Km. ve çevrenin piknik yerleri ve ormanlarla kaplı olması nedeniyle ziyaretçi akınına uğramaktadır. Mağara yıl boyunca ziyarete açıktır. Dim mağarası tesisleri kapsamında 150 kişiye hizmet verebilecek restoran vardır. Mağarada Akdeniz’i, Alanya ve Alanya Kalesini, Torros Dağları’ndan bir kesiti izleyebilmek amacı ile seyir terası ve dürbünü bulunmaktadır.

Dim Mağarası İşletmesi 24 Ekim 2002 Tarihinde Uluslararası Turizme Açık Mağaralar Birliği’nin “International Show Caves Association” (ISCA) üyeliğine kabul edilmiştir. Dim Mağarası, Türkiye’de özel teşebbüs tarafından turizme açılıp işletilen ilk mağaradır.

Mağara’nın bir bölümü tarih öncesi ve tarihi devirlerde insanlar tarafından yaşam alanı olarak kullanılmış, Turizme açılana kadar da zaman zaman keçi barınağı olarak da değerlendirilmiştir.

Dupnisa Mağarası

Dupnisa Mağarası Kırklareli ilinin Demirköy ilçesinin Sarpdere Köyü yakınlarında yer almakta ve Trakya’nın turizme açılmış tek mağarasıdır. Mağaranın uzunluğu toplam 2720 metredir.

Düdensuyu Mağarası

Düdensuyu Mağarası, Antalya’nın ORMANA ilçesinde bulunan mağara.

Altınbeşik Düdensuyu mağarası ilk kez 1966 yılında, bölgede Oymapınar barajı ile ilgili yapılan araştırmalar sırasında bulunmuştur. Adını bir üst kısmında yer alan Altınbeşik tepesinden almıştır.

1966 – 1967 yıllarında İngiliz ve Fransız mağaracılar ile ilk denemeler yapılarak kamuoyuna tanıtılmıştır.

Mağara içinden çıkan su, yeraltından Beyşehir Gölü ile irtibatlıdır. Beyşehir Gölü’nün kuzeyindeki Mada Adası’nda bulunan bir düdene kaçan su üzerinde yapılan boya deneyi, Düdensuyu mağarasından çıkan ve Manavgat Çayı’na karışan suyu boyamış ve böylece bu yer altı ilişkisi kanıtlanmıştır.

Altınbeşik Düden suyu mağarası iki kat üzerine yayılmıştır. Mağaraya 200 mt. uzunlukta bir yeraltı gölü üzerinden botla girilmektedir. Bu gölün sonunda traverten oluşumları vardır. Göl sonundan 44 mt.’lik dikey bir traverten oluşumu üzerinden ikinci kata çıkılmakta ve oradan 130 mt. uzunluğunda ince uzun sığ bir göl başlamaktadır. İkinci katın sonuna kadar küçük gölükcükler ve orta kısmındada göçük yapan çok büyük ve yüksek bir salondaki kalker blokları üzerinden, 1,5 km. kadar ilerlenebilmektedir. Mağaranın bu bölümü kısmen fosil durumuna geçmiştir, üst kat sağ ve sol cihetlerde bulunan yan kolların hepsi henüz araştırılmamıştır.

1985 yılında 10 kişilik bir Japon mağara grubu mağarada araştırma yapmış; 1.göl sonundaki 44 m.’lik duvar önünden, memba şeklinde çıkansuya dalış yaparak sifonun arka tarafına geçtikleri ve kumsal bir zemin üzerinden birçok gölleri geçerek dağın içine doğru 3500 mt. ilerledikleri bildirmişlerdir.

1992’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi su altı dalış ekibine mensup, mağara sifonlarına dalış yapan dalgıçlar, mağara içindeki yer altı gölüne dalış yapmışlar, fakat arkaya geçit veren sifonun ağzını bulamamışlardır.

Mağaradaki araştırmalar henüz bitmemiştir. Zaten mağara turizme açıldığında da bütün sistemin dolaşılması mevzubahis değildir. Düden suyu halen aktif bir sistem olduğundan, bu durumu gözetilerek turizme açılmıştır. Yağışlı günlerde Düden patlaması olmakta ve mağaradan çok büyük su çıkmaktadır.

Fosforlu Mağara

Fosforlu Mağara, Antalya’nın Alanya ilçesinde bir mağara.

Fosforlu Mağara, Alanya yarımadasının Damlataş tarafındaki yamacında bir deniz mağarasıdır. Küçük tekneler mağaranın içine girebilir. Mağaranın jeolojik yapısından kaynaklanan zemini, geceleri ay ışığının yansıması nedeniyle fosfor gibi parlamaktadır. Parıltı gündüzleri de fark edilmektedir. Gezi tekneleri, Fosforlu Mağara’nın önünde de kısa yüzme molaları vermektedir

Gök Mağarası

Antalya’nın Finike ilçesinde bir mağara.

Finike’de bulunan Gök Mağarası, Asya’nın dalışı yapılmış en derin mağaralarından biridir. Mağaradan çıkan tatlı su 15 metre derinlikten sonra suyla karışır. Geniş bir koridorla dibe doğru inen mağarada sarkıtların bulunması daha önceden kuru olduğunun işaretlerindendir.
Güvercinlik Mağarası

Antalya’nın Kaş ilçesinde bir mağara.

İnce Burun’un arkasında yer alan bu mağara Kalkan’a 2 km. mesafededir. Güvercinlik Deniz Mağarası, çok sayıda yabani güvercini barındırmaktadır. Mağaranın içinden küçük bir yeraltı deresi denize karışır.

Hasbahçe Mağarası

Hasbahçe Mağarası, Antalya’nın Alanya ilçesinde bir mağara.

Mağara, Alanya’ya dört kilometre uzakta olan Hasbahçe Mahallesi’nde İnişdibi mevkiindedir. Damlataş Mağarası’ndan yaklaşık dört kat daha büyüktür. Henüz ziyarete açılmadığı gibi oluşumu hakkında da bilimsel bir çalışma yapılmamıştır. İçindeki havanın serinliği nedeniyle bir dönem narenciye ürünleri depolamak için kullanılan mağara gezenlerin anlatımına göre sarkıt ve dikitlerle süslüdür.

Kadıini Mağarası

Kadıini Mağarası, Antalya’nın Alanya ilçesinde bir mağara.

Mağara, Alanya’nın 15 kilometre kuzeydoğusunda Çatak mevkiindedir. Kent merkezindeki Damlataş Mağarası’ndan üç kat büyük sarkıt ve dikitleri vardır. 1957 yılında uzmanların mağarada yaptıkları araştırma sırasında insan iskeleti ve fosil kalıntıları bulunmuştur. Kalıntıların 20 bin öncesine ait olduğu saptanmış ve Alanya’daki ilk yerleşimin burada olduğu belirlenmiştir.

Mağaranın bulunduğu bölgede piknik alanları vardır. Mağara henüz ziyarete açılmamıştır.

Karain Mağarası

Antalya – Burdur karayolunun 13. km.’sinde Karain işaret levhasından sola dönülerek Karain Mağarası yoluna girilir. Antalya’ya uzaklığı 27 km.’dir.1946 yılından beri kazılar yapılmaktadır. Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden 50 000 yıl kadar öncede yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiye’nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır. Buluntular Karain’deki küçük bir müzede ve Antalya Müzesindeki Tarih Öncesi bölümünde sergilenmektedir.

Karain Mağarası, Anadolu ve Yakın Doğu tarihi açısından önemli bir paleolitik merkezdir. Karain alt Paleolitik’ten geç Roma dönemine kadar görülen yerleşim izleri ile Anadolu arkeolojik çalışmalarında önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Yeryüzünde bilinen paleolitik mağaraların çoğu sadece bir dönemi temsil ederken Karain alt, orta ve üst olarak kesintisiz bir katmanlaşma göstermekte ve bu katmanlardan elde edilen veriler, özellikle Avrupa ve Yakın Doğu arasındaki bağlantılar ve göç yolları hakkında fikir vermesi açısından önem taşımaktadır. Karain’den ele geçirilen Anadolu’da bilinen en eski insan kalıntılarının yanısıra mağarada ortaya çıkarılan taşınabilir sanat ürünleri Anadolu sanatının ilk örnekleridir. Ayrıca, verdiği bitki ve hayvan kalıntıları ile Batı Akdeniz’in eski çevresinin ortaya konmasında önemli bir rol üstlenen Karain çevresindeki diğer mağaralarla birlikte doğal ve kültürel özellikleri dolayısıyla karma sit olarak Dünya Miras Listesine önerilmektedir.

Korsanlar Mağarası

Korsanlar Mağarası, Antalya’nın Alanya ilçesinde bulunan bir mağaradır.

Korsanlar Mağarası, Alanya Kalesi’nin bulunduğu tarihi yarımadanın altında bir deniz mağarasıdır. Teknelerle gidilir. Yarımada çevresindeki tekne turlarında ilk mağaradır. 10 metre genişliğinde ve altı metre yüksekliğinde ağzı vardır. Küçük teknelerle mağaranın içine girilebilir. Tekne gezisi sırasında yüzerek de mağaraya girilir. Bir söylenceye göre mağaranın içinden kaleye çıkan gizli bir yol vardır ve antik çağın korsanları ganimetlerini bu yoldan yukarı çıkarır. Deniz dibindeki kayaların görüntüsü, mağaraya ayrı bir gizem katmaktadır.

Mavi Mağara

Antalya’nın Kaş ilçesinde bir mağara.

Kaş – Kalkan arasında deniz kıyısında olan Mavi Mağara, Kaş’a 18 km. Kalkan’a ise 6 km. uzaklıkta olup, Kaputaş Plajı yakınlarındadır. Eskiden fokların içinde yaşadığı bilinen Mavi Mağara 1972 yılında Jeolog Dr. Temuçin Aygen tarafından bulunmuştur. Güneş ışıkları mağaranın içine deniz dibinden yansıyarak girmekte ve mavi parlak fosforesson rengi meydana getirmektedir. Mağara 50 m. uzunluğunda, 40 m. genişliğinde ve 15 m. yüksekliğindedir.

Suluin Mağarası

Suluin Mağarası, Antalya’nın Finike ilçesinde bulunan bir mağaradır.

Suluin mağarası, 80 metrelik giriş ağzıyla Asya Kıtası’nın bilinen en derin mağarasıdır. 27 Ağustos 1995 tarihinde bir su altı araaştırma ekibinin mağaraya yaptıkları dalışta 122 metreye kadar inmişler, fakat mağara sonuna ulaşamışlardır.

Antalya platosu traverten bir platodur ve bu platoyu; su, kireç taşlarını eriterek meydana getirmiştir. Bu oluşumun altından birçok tatlı su kaynakları denize karışmaktadır. Kırkgöz mevkiindeki Suluin mağarası bu kaynakların doldurduğu ve içindeki sarkıt ve dikitlerden dolayı daha önceden kuru olduğu tahmin edilen sualtı mağaralarından birisidir. 1995 yılında yapılan araştırmada mağara derinliğinin 83 metreye ulaştığı ve kanallardan daha ilerlendiğinde 45 metre civarı bir derinlikte büyük bir salonun içine girildiği saptanmıştır. Bu salonun duvarları sarkıtlar, traverten havuzlar ve diğer oluşumlarla kaplıdır. Salona giren ve çıkan çok sayıdaki yan kollar olduğu yapılan araştırma dalışlarında görülmüştür.

Yarımburgaz Mağarası

Yarımburgaz Mağarası, İstanbul’un yaklaşık 22 kilometre batısında, Küçükçekmece Gölü’nün 1,5 kilometre kadar kuzeyinde bulunmaktadır ve Eosen kökenli karstik kireçtaşı oluşumlarının içine oyulmuştur.

Yukarı ve Aşağı Mağara olmak üzere iki bölümden oluşan mağara, doğal özellikleri kadar, içinde bulunan kültürel kalıntılarla da 19. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak jeologların, gezginlerin ve daha sonra da arkeologların ilgisini çekmiştir.

Mağaranın Pleistosen arkeolojisi ile ilgili öneminin anlaşılması, Türkiye’de Pleistosen arkeolojisinin kurucularından olan Ş. A. Kansu’nun çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır. Daha sonraki dönemde mağara, İstanbul’a yakınlığı dolayısıyla Prehistorya Anabilim Dalı öğrencilerinin hemen hemen her yıl ziyaret ettiği bir yer olmuştur.

İSKİ inşaatı ve mağarada 1986 yılına kadar çekildiği bilinen altı film yüzünden mağaranın yoğun olarak tahrip edilmesi nedeniyle 1986’da mağaradaki arkeolojik kazılar yeniden başlamıştır. Ancak kazı başlayana kadar mağaradaki Geç Antik Çağ ve Bizans çağı yerleşimleriyle ilgili tüm kalıntılar yok olmuş, mağarada doğal olarak bulunan sarkıt ve dikitler de kırılmıştır.

Yarımburgaz Mağarası’ndaki Pleistosen arkeolojisiyle ilgili çalışmalar 1988-1990 yılları arasında üç yıl süreyle gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar sırasında sadece kültür tarihiyle ilgili çalışmalar yapılmamış, ayrıca jeomorfoloji, tafonomi ve arkeozooloji çalışmaları da yapılmıştır. Yarımburgaz kazılarında bulunan maddesel kültür ürünleri, Orta Pleistosen boyunca uzun bir süre boyunca aynı genel kültür çerçevesinde üretilmişlerdir. O dönem insanının düşünce yapısını, ekolojik çevreyle olan ilişkilerini ve doğa ile mücadelesinin kanıtı olan taş aletlerin görünümü kaba ve ilkeldir. Ancak bu aletler işlevseldirler ve planlı olarak yapılmışlardır. Dolayısıyla aletlerin yapımı sırasında teknolojik olarak ne gerekiyorsa yalnızca o yapılmıştır ve gereksiz ayrıntılara zaman ve emek harcanmamıştır.

Yedi Delik Mağarası

Yedi Delik Mağarası, Muğla’nın Ula ilçesinde bir mağara.

Ula’nın doğusunda, Alicin Dağı’nın yükseldiği yerdedir. Karyalılar’a ait olduğu bilinen bu mağaralarda 14 tane mezar bulunmaktadır. Eski inanışa göre ölüm kabul edilmeyip, ölümden sonra ruhun dirildiğine inanıldığı için ölülerin dirildiklerinde insanların saldırmaması için yüksek kayalara açtıkları mezarlara ölülerini bırakırlardı. Bu yedi delik o günkü mağaraların tahrip olmuş halidir

Yerküpe Mağarası

Yerküpe Mağarası, Muğla ilinin Yatağan ilçesi sınırlarındaki Yerküpe Yaylası’nda yer alan geçit konumlu yarı aktif bir mağaradır. Genç bir mağara olan Yerküpe Mağarası, 100 m. uzunlukta tek bir galeriden oluşur. Genişliği 3-10 m. yüksekliği ise 2-8 m.dir. Mağaranın giriş ve çıkış bacaları arasında 17 m.lik bir yükseklik farkı vardır.

Muğla valiliği ve Menteşe belediyesince yapılan çalışmalar, mağaranın aydınlatılmasına ve geçiş düzenlemelerine yöneliktir.

Mağaranın tabanından su birikintileri, çakıl ve kum, yan yüzeylerde ise sarkıt ve dikitler bulunmaktadır.

Zeytinlitaş Mağarası

Antalya’nın Serik ilçesinde bir mağara.

Zeytinlitaş Tepe’de yapılan ocak çalışması sırasında bulunan mağara 3 salonlu, sarkıt ve dikitlerle bezeli bir doğal oluşum mağarasıdır. Açılan 10 metrelik galeriden sonra 2 metrelik sağ kol galerisi, mağaraya girişi sağlamaktadır. Daha sonra 5×30 metre ebatlı delikten geçilerek salonlara girilir. 3. Salonda 7 x 5 metre ebatlarındaki delik, mağaranın alt katlarına iniyor.

Mağaranın oluşumları doğa harikasıdır. Bu mağaranın turizme kazandırılması için çalışmalar sürdürülmektedir.

Çimeniçi Mağarası

Çimenini mağarası, Antalya’nın Alanya ilçesinde bir mağara.

Mağara, Alanya’nın doğusunda Cebireas güney eteğinde, Şıhlar köyü yakınlarında bulunur. Konya – Gazipaşa yolunun, Demirtaş bucağından ayrılan 15 km. lik stabilize yolla Şeyhler Köyüne, oradan da yürüyerek mağaraya ulaşılır. Mağara yakınında Romalılardan kalma tarihi eserler vardır.

Toplam uzunluğu 10 m. olan mağara bir dik çıkış dışında tamamen yataydır. Mağaranın içinde geliştiği kireçtaşı kalınlığının çok az ve sınırlı bir alanda bulunması nedeniyle, hidrolojik olarak tamamen kurudur. Mağaranın havası açık havaya nazaran serindir. Ortalama sıcaklığı 17ºC -20ºC civarındadır.

Mağara, birbirleriyle bağlantılı çok sayıda odacık ve iki kattan meydana gelmiştir. Başlangıçta Doğu kuzeydoğu – Batı güneybatı yönünde tek bir boşluktan oluşan mağara, zamanla traverten sütunlar tarafından bölünerek odacıklar meydana gelmiştir. İlk bölümde çok sayıda odacık vardır ve tamamen yataydır.

Mağara +57 metrelik dik bir çıkışla ikinci bölüme geçer. Girişe göre +10 m. yukarıda olan bu bölge, iki büyük odadan meydana gelmiştir. Mağara traverten birikimi açısından son derece zengindir. Odaları oluşturan traverten sütunlar geniş yer tutar. Ayrıca yan duvarlar perde travertenler ile süslüdür.

Damlataşlarının olduğu ve güzelliği ile yakınında bulunan tarihi eserler nedeniyle ilginç bir mağaradır. Tarihi devirlerde kullanıldığı anlaşılan Mağarada yapılan araştırmalarda henüz yazılı belge bulunamamıştır.

Mağara henüz turizme açılmamıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu