Sabah namazının kazası nasıl kılınır?

Sabah namazının kazası nasıl kılınır?

Vakti: Sabaha karşı doğu tarafında yayılan beyazlık ile göğün etrafında karanlık açıldığı zamandan itibaren başlar ve güneş doğuncaya kadar devam eder. Gökyüzünün doğu tarafında aydınlığın oluşmasına fecr denir; ancak sabah namazı vakti girmeden önceki aydınlanmaya “fecr-i kâzip (yalancı fecr)” adı verilir ki; bu zaman içinde sabah namazı kılınmaz.

“Fecr-i kâzip” aydınlığı bir süre devam ettikten sonra ortalık tekrar kararır, ardından ikinci kez ufuk aydınlanır; işte buna “fecr-i sâdık (gerçek fecr)” denir. İşte, sabah namazı bundan sonra kılınmaya başlanır, güneşin doğuşuyla birlikte sabah namazının vakti çıkar.
Sabah namazını, vaktin evvelinde mi yoksa güneşin doğuşuna yakın bir zamanda mı kılmak gerektiği hakkında İslâm âlimleri, değişik hadisleri ölçü alarak, farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Meselâ, Hz. Aişe’nin rivayet ettiği “Rasûlüllah sabah namazını kılarlardı da, mü’minlerden kadınlar “mırt’ denen örtüleriyle kapanarak hazır bulunurlar; sonra evlerine dönerlerdi ki, onları kimse tanıyamazdı” hadisini yorumlayan Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî alimleri, kadınların tanınmamasının nedeni olarak karanlığın koyuluğunu kabul ederler; bundan dolayı da sabah namazının efdal vaktinin karanlığın hakim olduğu ilk vakit olduğu kanaatine varırlar. Hanefiler ise, kadınların tanınmamalarının nedeni olarak karanlığı değil, onların bütün vücutlarını kapatmalarını gösterir; bundan dolayı da güneşin doğmasına yakın olan alacakaranlıkta kılınmasının daha faziletli olduğunu kabul ederler. Hanefileri destekler nitelikteki bir diğer hadis de şöyledir: Ebu Berze bildiriyor: “Hz. Peygamber (s.a.s) sabah namazını her birimiz yanında oturanı tanıyacak kadar aydınlık olduğu zaman kıldırır, bu namazda altmıştan yüz ayete kadar okurdu…” (Tecrîd-i Sarih, Tercümesi, II, 485). Ancak, hadis-i şerifte dikkat edilmesi gereken bir nokta, altmış ila yüz ayetin okunduğu sabah namazının güneş doğmadan önce tamamlanabilmesi için Hanefilerin dışındaki üç fıkıh ekolünün görüşüne uygun olan karanlıkta başlanması gerekir. Bir başka hadiste de yine Hz. Peygamber’in sabah namazını karanlıkta kıldırdığı rivayet edilmektedir. Bütün bu değişik görüşlerin Hz. Peygamber’in değişik zamanlardaki uygulamalarına uyduğu bir gerçek olduğuna göre, sabah namazını karanlıkta kılmaya başlayıp uzun okuyuşlarla uzatmak ve ortalık ağarırken bitirmek herhalde sünnete en yakın bir tercih olur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu