Kurtuluş Savaşı hangi cephede olmuştur?

Kurtuluş Savaşı hangi cephede olmuştur?
Kurtuluş Savaşı (İstiklal Harbi), 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşı kazanan devletlerce paylaşılması sonucunda Misak-ı Milli sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak, ulusal egemenliğe dayalı, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak için tüm ulusca girişilen, çok cepheli bir savaştır.


Kurtuluş Savaşını içerik açısından dört ana başlıkta toplayabilmekteyiz. İlk olarak “genel durum” altında Mondros Mütarekesi sonrası genel durum ve anadolu işgalci güçlerin anadolu için planlarının açıklanması. “Organizasyon dönemi” Osmanlı İmparatorluğu organlarının işgalci birimlerin eline geçmesiyle ortaya çıkan idare boşluğunun nasıl ve hangi organizasyonlarla doldurulacağının belirlenmesi. “Hakimiyet kurma çalışmaları” bölümü organizasyon döneminde ortaya çıkan iradenin iç ve diş güçler tarafından kabul edilmesi için yapılan çalışmaları ele almaktadır. En son bölüm ise “barış sağlama çalışmaları” altında ortaya çıkan yeni hakimiyetin dış antlaşmalarla güvenceye alınması ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmileşmesi anlatılmaktadır.

Konu başlıkları

1 Genel Durum
1.1 Anadolunun Paylaşılması
1.2 Mondros’un Sonuçları
1.3 İşgallere Tepkiler
2 Organizasyon Dönemi
2.1 Halk Hareketinin Düzenlenmesi
2.2 Son Osmanli Meclisi
2.3 T.B.M.M.’nin açılması
3 Hakimiyet Kurma Çalışmaları
3.1 Ayaklanmalar
3.2 Güney Cephesi
3.3 Doğu Cephesi
3.4 Batı Cephesi
4 Barış Sağlama Çalışmaları

Genel Durum
Kurtuluş savaşı öncesi, 1. Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar dayanır. Avrupa tarihi yazarları tarafından Emperyalizm dönemi olarak bilinen (1860-1918) zamanında Avrupa devletleri dünyayı kendi aralarında paylaşmak yarışında bulunuyorlar. 1914 yılına gelindiğinde dünyanın büyük bir kısmı sömürge yönetimi altındaydı.
I dünya Savaşından mağlup olan Osmanlı Devleti, galip devletler ile Mondros Ateşkes Antlaşması’nı, 30 Ekim1918 gününde imzalamıştı.

Anadolunun Paylaşılması
Sykes-Picot Antlaşması Fransa ile İngiltere 9 Mayıs 1916’da ikili bir antlaşma yaparak Ortadoğu’yu nasıl paylaşacaklarını belirlediler. Irak ve Filistin İngiliz Mandası, Suriye, Lübnan da Fransız Mandası altına sokuldu. Antep, Maraş, Urfa da el değiştirerek Fransa’ya geçti.Fransızlar buralara yerleştikleri gibi Suriye ve Mısır’dan getirdikleri Ermenileri teşkilatlandırıp Türklere saldırtıyorlardı.

Mondros’un Sonuçları
Bu antlaşmanın 7. maddesi, galip devletlere istedikleri her yeri istedikleri zaman işgal etme hakkını tanıyordu. Böylelikle işgaller bu antlaşmanın arkasına sığınılarak yapılabilecekti. Mondros Ateşkes Andlaşması’nın koşullarına aykırı olarak İngilizler Musul, İskenderun, Kilis, Antep, Maraş ve Urfa’yı işgal ettiler. Fransızlar ise Adana, Mersin ve Osmaniye’yi işgal ettiler.

1: İngiliz ve Fransız ortaklaşa işgal bölgesi; İngiliz İşgalleri
2: Yunan işgal bölgesi; Yunan İşgalleri; Türk-Yunan Cephesi
3: İtalyan işgal bölgesi; İtalyan İşgalleri
4: Fransız işgal bölgesi; Fransız İşgalleri, Türk-Fransız Cephesi
5: Ermeni işgal bölgesi; Ermeni ve Gürcü İşgalleri; Türk-Ermeni Cephesi

İşgallere Tepkiler
İşgallere ilk tepki işgale uğrayan bölgelerde yaşayan halktan gelmişti. İzmir’de Hasan Tahsin işgale karşı ilk kurşunu atarak halkın bu haksız işgallere sessiz kalmayacağını göstermişti. Ege’de Yunanlılara, Güneydoğu’da Fransızlara, Karadeniz’de Pontusçu Rumlara karşı ilk karşı hareketler başlamış, bu hareketlere daha sonra Kuvay-i Milliye (Milli Kuvvetler) adı verilmişti…

Organizasyon Dönemi

Halk Hareketinin Düzenlenmesi
Kurtuluş Savaşının Düzenlenmesi Daha çok bilgi için: 19 Mayıs 1919, Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi, Balıkesir Kongresi, Alaşehir Kongresi, Sivas Kongresi, ve Amasya Protokolü
Atatürk dağınık olan yapılanmayı toparlamak için vatan genelinde bir birlik oluşumuna gidilmesinin ihtiyacına işaret eder. Böylece bir halk haraketi olan Kurtuluş Savaşının Düzenlenmesine başlanır.

Son Osmanli Meclisi
12 Ocak 1920’de Osmanlı Meclis-i Mebusan son kez toplanır. Bu meclisin verdiği en önemli karar, taslakları Mustafa Kemal tarafından mebuslara Ankara’da verilen ve sonraları Misak-i Milli olarak adlandırılacak olan Ahd-ı Milliye (Ulusal And) 28 Ocak 1920’de kabul edildi.
Kısaca Misak-ı Milli (Ulusal And, Milli Yemin) Kars, Ardahan, Artvin için gerekirse yeniden oylama(plebisit) yapılacağını; Batı Trakya’nın durumu orada yaşayanlar tarafından saptanacağına ve Halifeliğin, İstanbul ve Marmara’nın güvenliği sağlanacak boğazlar ilgili devletlerle birlikte verilecek kararlarla çözümlendikten azınlıklar için istenen haklar sınırlarımız dışındaki Türklere de uygulanması koşuluyla kabul edilecek, kapitülasyonlara son verilecek ve Araplar ın çoğunlukta olduğu yerlerin geleceğine bölge halkının karar vereceği ifade edildi.
Meclisin ve İstanbul Hükümeti’nin çalışmalarından ve Anadolu’da artan direniş hareketlerinden rahatsızlık duyan İtilaf Devletleri 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgal ettiler. Yunan birlikleri de Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başladı. İstanbul’un işgalinden sonra tüm resmi dairelerin kontrolünün İtilaf Devletlerinin eline geçmesinden dolayı Meclis-i Mebusan’ın İşgal güçleri süngüsü altında alacağı kararların sağlıklı olmayacağı için padişah tarafından kapatılmış mebusların bundan böyle görevlerini Anadoludaki meclisde yürütmeleri istenmiştir. 68 milletvekili Anadoluya geçmeyi başarmış bir kısmı ise tutuklanarak Malta’ya sürülmüştür.

T.B.M.M.’nin açılması
(23 Nisan 1920) TBMM’nin açılması için hazırlıkların sürdürüldüğü günlerde, Damat Ferid Paşa yeniden sadrazam oldu. Kuvay-ı Milliye’ye karşı mücadeleye başladı. 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması Türkler’e Anadolu’da küçük bir toprak parçası bırakıyordu. Türk halkı başlattığı milli mücadele ile bu antlaşmayı tamamen geçersiz kıldı. Fakat Avrupa Devletleri, bu antlaşmayı ağır ağır da olsa, parça parça da olsa ilerleyen yıllarda Türkler’e sindirerek kabul ettirme çalışmalarından vazgeçmediler, vazgeçmeyeceklerdir. Çünkü devletler, hangi devlet olursa olsun, kendi çıkarlarını korumak zorundadır ve Sevr Antlaşmasını kabul ettirmek Türkiye dışındaki pek çok devletin ulusal çıkarı ile uyuştuğundan bundan vazgeçmemeleri onların kötü niyetlerinden değil kendilerini düşünmelerindendir ki bundan doğal birşey olamaz.

Hakimiyet Kurma Çalışmaları

Ayaklanmalar
Ulusal Kurtuluş Savaşı boyunca Anadolu’nun çeşitli yerlerinde birçok ayaklanmalar çıkmıştır. Bu ayaklanmaların bir bölümü Türk topraklarını parçalayarak yeni bir devlet kurmayı amaçlayan, diğer bölümü ise, saltanat ve hilafete geleneksel ve dinsel bakımdan bağlı olanlarca çıkarılmış isyan hareketleridir. Hıyanet, kin ve taassubun yarattığı isyanların amacı; milli hareketi boğmaktır. Atatürk, öncelikle iç isyanların bastırılmasına, ülkede iç güvenliğin sağlanmasına son derece önem vermiştir. Bir yandan vatana ihanet yasası çıkarılırken, öbür yandan da iç isyanları bastırmada kullanılmak üzere Seyyar Jandarma Müfrezeleri kurulmuştur. Ayaklanmalar milli mücadeleyi geçiktirmiştir.

Güney Cephesi
Güney Cephesi olarak adlandırılan bu cephede Türk-Fransız Cephesi bulunmaktadır.

Doğu Cephesi
Doğu Cephesi olarak adlandırılan bu cephede Türk-Gürcü Cephesi ve Türk Ermeni Cephesi bulunmaktadır.
Milli kuvvetlerlerle Ermeniler arasında yapılmıştır. Sonucunda Gümrü Antlaşması sağlanmıştır.

Batı Cephesi
Batı Anadoluda ilk önce Kuvayı Milliye hareketi ile başlayan direniş düzenli ordunun kurulması ile büyük bir savaşa dönüştü.
Ayvacık’ın Yunan İşgalinden Kurtulması: Ayvacık İşgali
Ezine’nin Yunan İşgalinden Kurtulması: Ezine İşgali

Bu zafer, milletin kendine güven duygusunu yükseltmiş, milli kudret ve yeteneğin yeniden canlanmasını sağlamıştır.
Bu zafer, yeni Türk Devleti’nin temeli, uygarlık yolunun en büyük köprüsü olmuştur.
Öldüğü sanılan ve mirası paylaşılmaya yeltenilen Türk milletinin yaşama hakkı ve yeteneği olduğu dünyaya kabul ettirilmiştir.
Bu zafer ile Misak-i Milli gerçekleştirilmiş, bütün düşmanlar topraklarımızdan atılmıştır.
Bu zafer, Mudanya Ateşkes antlaşması ile Lozan Konferansı’ndaki beklentilerimize esas teşkil etmiştir.
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağı bütün dünyaya kanıtlanmıştır.

Barış Sağlama Çalışmaları
İzmir’in kurtarılmasından sonra, Türk ordusu, Boğazlar, İstanbul ve Trakya’nın geri alınması için o tarafa yöneldi. Bunun üzerine İtilaf Devletleri ateşkes görüşmelerine başlama isteklerini TBMM’ne bildirdiler. 3 Ekim’de Mudanya’da başlayan ateşkes görüşmelerine Türk temsilcisi İsmet Paşa gönderilmiştir. Yunanistan görüşmelere katılmamış, sonradan Mudanya Mütarekesini imzalamıştır. Bu ateşkesten sonra çalışmalar Lozan’da toplanacak barış konferansının hazırlıkları üzerine yoğunlaştırılmıştır. Artık yeni Türk Devleti uluslararası hukukun ilkeleri içinde kendini ezmek isteyenlere karşı eşit haklarla onurlu bir devlet olarak konferans masasına oturacaktı. Misak-ı Milli ile belirlenen topraklar büyük ölçüde geri alınmış, ülke bütünlüğü sağlanmıştır. Lozan Antlaşması ile da uluslararası güvenceye bağlanacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu