Hipotansiyon nedir, nedenleri nelerdir?

Hipotansiyon nedir, nedenleri nelerdir?
Düşük kan basıncı ne demektir?

Kan basıncı damarlardaki kanın damar duvarına yaptığı basınç olarak ifade edilebilir. Bu basınç kalbin dakikada vücutta döndürdüğü toplam kan miktarıyla ve damarlardaki esneklikle alakalı olarak değişmektedir. Genel olarak Tansiyon sistolik ve diastolik tansiyon olarak ifade edilebilir. Sistolik tansiyon kalbin kanı ilk defa pompalamak için kasıldığı anda damarlarda oluşturduğu basınç miktarıdır. Söylenirken 12/8 dendiğinde, örneğin birinci söylenen sistolik kan basıncıdır.

İkinci söylenen ise diastolik kan basıncıdır. diastolik kan basıncı kalbin kanı pompaladıktan sonra gevşemesi ve vücudu dolaşıp geri dönen kanın kalbe girdiği zamana denk gelir bu durumda basınç daha düşüktür. Sistolik kan basıncının normali 90 il 120 mm Hg (civa) arasındadır. Normal diastolik kan basıncı ise 60 ile 80 mm civa arasındadır. En son kabul edilen kılavuzlara göre normal kan basıncı 12/8 den aşağı olmalıdır. Kan basıncı 13/8 den yüksek olan durumlar yüksek kan basıncı olarak kabul edilir. Yüksek kan basıncı kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, felçler, damar sertliği dediğimiz Ateroskleroz durumunu, riskini arttırır. Düşük kan basıncında yüksek kan basıncındaki ifadeler gibi sabit bir değer yoktur. Düşük kan basıncı daha çok kendini yakınmalarla ve bulgularla belli eder. Kandaki düşük basınç nedeniyle hayati organlar dediğimiz beyin ve böbreklerde kanın bu düşük basınç durumu devam ettiği sürece kalıcı hasarlara rastlanabilir. Bazı kişilerde 9/6 veya 9/5’lik bir tansiyon her hangi bir bulgu vermezken; normalde yüksek tansiyonda seyreden kişilerde 10/6 düşen bir tansiyonda düşük tansiyon bulguları oluşabilir.

Kan basıncını belirleyen iki ana faktör vardır. Bunlardan birincisi kalbin akım esnasında dolaşıma pompaladığı kan miktarı ve bu kanın geçmiş olduğu küçük arterlerdeki dirençtir.

Normal kan basıncı nasıl sağlanır?

Normal kan basıncı düştüğü ya da yükseldiği dönemlerde bu durumu algılayan vücudumuzda reseptörler yani alıcılar vardır. Bunlar kalpte küçük arteriollerde, toplardamarlarda ve böbrekte yer alırlar. Bu bölgelerdeki alıcılar kan basıncını algıladıktan sonra algıladıktan sonra değişik mekanizmalarla kan basıncını düşürmeye veya alçaltmaya çalışabilirler. Genel olarak düşük tansiyonu yükseltmek için vücudun sahip olduğu mekanizmalar şunlardır:

1.Kalp tarafından atılan kan miktarını arttırılması. Bu kalbin hızını arttırarak da sağlanmaya çalışılır. Damarlara gelen toplam kan miktarını arttırmaya çalışmak da küçük arterlerde, atardamarlardaki direnci arttırarak kan basıncı yükseltilmeye çalışılanabilir. Kalp kan basıncını yükseltmek içim daha hızlı ve daha güçlü atmaya çalışır.

2.Toplardamarlardaki gevşeme ve kasılmalardır. Toplardamarlardaki gevşemelerle daha fazla kan bu bölgede göllenir, böylece kan basıncı düşer. Diğer yandan toplardamarlar kendini daha fazla daraltır ise bu seferde dolaşımdaki ve kalbe gelen kan miktarı artacağından dolayı tansiyon bu şekilde yükseltilmeye çalışılır.

3. Toplardamarlar dışında atardamarların küçük olanları arterioller yine aynı şekilde genişleyebilir ve daralabilir bu şekilde tansiyonu ayarlamaya çalışır. Genişlediği zaman basınç düşecektir. Daraldıkları zaman basınç artacaktır.

4. Böbreklerde kan basıncını ayarlamakta etkindir. Yaptığı idrar miktarını arttırarak veya azaltarak kan basıncını ayarlamaya çalışır. İdrar yapımını azaltıp daha çok sıvıyı vücutta tutar ise bu tansiyonu yükseltmeye yarayacaktır. İdrar miktarı arttırılarak vücuttan daha fazla sıvı atılırsa bu da yüksek olan tansiyonu düşürmeye yardımcı olur. Böbreğin; kalp ya da damarlarda olan değişikliklere nazaran tansiyon üzerindeki iyileştirici etkisi daha uzun sürelerde saatler ya da günler içerisinde olacaktır. Diğer atardamar, toplardamar ve kalple ilgili değişiklikler saniyeler içerisinde görülecektir. Böbreklerde kan basıncını ve dolaşan kan miktarını ayarlamaya çalışan sisteme renin-anjiyotensin-aldesteron sistemi de denir. bu sistem dolaşan kan miktarı vebasıncı algıladıktan sonra bu adı geçen hormonlar sayesinde böbrek üzerinden tuz atılımı ve tutulmasını ayarlayarak tansiyonu azaltır veya artırır.

Örneğin bir mide kanamasında hızlı kan kaybedilir. Bu kan kaybı sırasında damardaki kan miktarı azalmaya başladığında kalp daha hızlı ve güçlü çarparak kan basıncını yükseltmeye çalışırken damarlarda; atardamarda olsun toplardamarlarda olsun buna aynı şekilde katılarak cevap verir toplardamarlar kasılarak kalbe dönen kanı artırır, daha çok kan dolaşmasını sağlamaya çalışır. Küçük damarlar; kasılarak basıncı arttırıp hayati organlara kan gitmesine çalışır. Bu şekilde kişi kanıyorsa bile bir süre bu kan kaybı kan basıncı düşürülmeden idare edilebilir, ta ki kanama durmaz ve bu mekanizmalar artık baş edemez duruma gelene kadar

DÜŞÜK KAN BASINCI VÜCUDUMUZ İÇİN KÖTÜ MÜDÜR?

Kişiler ne kadar ne kadar tansiyonları düşük olursa bulgu olmadığı sürece yakınma yapmadığı sürece daha düşük felç, daha düşük böbrek hastalığı ve daha düşük kalp hastalığına sahip olurlar. Atletler, sürekli egzersiz yapanlar,ideal kilosunu koruyan kişiler,sigara içmeyenler genelde düşük kan basıncına sahiptirler. Bu düşük kan basıncı herhangi bulgu ya da yakınma olmadığı sürece istenilebilir bir durumdur.

DÜŞÜK KAN BASINCININ YAKINMA VE BULGULARI NELER OLABİLİR?

Düşük kan basıncı hayati organlara kan gidimini azaltacaktır. Bu organlardan biri beyindir. Beyine giden kan azaldığı takdirde baş dönmesi, sersemlik ve baygınlık oluşacaktır. Kişiler yatar durumdan oturur duruma ayakta durma pozisyonuna geçtiklerinde bu bulgular artabilir. Düşük tansiyonda ayağa kalkma bu kişilerdeki tansiyonu daha da düşürecektir. Zaten tansiyonu düşük olan kişiler ayakta kaldıklarında bu düşük tansiyonu daha da kötüleştirecektir. Ayağa kalkıldığında bulgu veren düşük tansiyona ortostatik hipertansiyon denir. Normal kişiler ortostatik hipertansiyon durumunu daha önce belirttiğimiz mekanizmalarla kolayca düzeltebilirler.

Düşük kan basıncında kalbe giden kan miktarıda azalacaktır. Kalbi besleyen koroner arterlerdeki bu kan azalması risk altındaki kişilerde kalp krizi riskini artırabilecektir.

Böbreklerde uzun süre düşük kan basıncına maruz kalırsa, süzme fonksiyobları önce geçici sonra kalıcı olarak bozulabilir ve kişide akut böbrek yetmezliği gelişebilir.
Hipotansiyonun düzeltilemediği durumlarda beyin, böbrek , kalp, akciğer, karaciğer ve diğer organlarda yetmezliğe gidecektir, buna hipotansif şok denmektedir.

Hipotansiyon sebepleri nelerdir?

Düşük Kan hacmi
Kanamalar- gastrointestinal kanamalar, hematüri gibi
batın içine sıvı yer değiştirmesi- akut pankreatiti gibi batın içi inlfamasyonu hallerinde karın boşluğuna sıvı toplanır. buna assit denir. assit oluşurken kan volumunden çalarak oluşacağından tansiyon düşecektir.
Düşük kalp kan pompalanması
Kalp kası yetmezliği
Perikardit
Kalp ritm bozuklukları
pulmoner embolizm
İlaçlar
Dehidratasyon
su alımı azlığı
egzersiz
ateş
güneş çarpması
hipertermi
Bulantı-kusma
ishal

KALBE BAĞLI HİPOTANSİYON SEBEPLERİ

A) ZAYIFLAMIŞ KALP KASI

Zayıflamış kalp kasının sebepleri kuvvetli bir kalp krizi sonrası olabileceği gibi küçük kalp krizi atakları sonrasında da olabilir. Ayrıca kalbe toksik olabilecek değişik ilaçlar kalbi zayıflatabilir. Bazı viral enfeksiyonlar miyokardit yaparak kalbi zayıflatabilir. Miyokardit kalp kasının iltihabı demektir. Yine benzer şekilde kalp kapaklarındaki sorunlar uzun vadede kalbe yüklenerek kalp kasını zayıflatabilir; en önemli örnek: aortik stenoz dediğimiz durumdur. Aort kalpten ilk çıkış anında bütün vücuda kanın pompalandığı ana damardır. Aort kapağı ise bu damarın hemen başlangıcında yer alır. pomplanan kanın kalbe geri dönmesini engeller, bu sayede kan devridaim yapabilir. Burada darlık olduğu zaman kalp kanı pompalamakta zorlanacaktır ve tansiyon düşecektir.

B) PERİKARDİT

Perikard kalbi etrafını saran zara denir. Bu zar iltihaplandığı zaman perikardit olarak adlandırılır. Perikardit durumlarında perikard iç boşluğuna sıvı birikir ve bu kalbe baskı yapar. Kalbin içine kanı almasını ve pompalamasını engelleyeceğinden dolayı hipotansiyon gelişecektir.

C) PULMONER EMBOLİZM

Genelde ayak toplardamarlardaki pıhtıların kopup önce kalbe sonra akciğerlerdeki büyük damarlara gitmesiyle ve o bölgeyi tıkamasıyla oluşur. Böylece küçük kan dolaşımı dediğimiz Kalpten akciğere oradan da tekrar kalbin sağ boşluğuna kanın gitmesi engellenir. Bu durumnda kalbin pompalayacağı kan miktarı azalacaktır bu da; hipotansiyona sebep olacaktır. Pulmoner embolizm acil ve hayati tehlike oluşturan bir durumdur.

D) KALP HIZINDA AZALMA (Bradikardi)

Normal sağlıklı bireylerde kalp hızı dakikada 60 ile 100 arasında olmalıdır. 60’ın altındaki hıza basınca bradikardi deriz. Atletlerde ve ağır egzersiz yapanlarda 40 ve 50 lerde olan kalp ritmlerine normalde rastlanabilir. Hastalık hali kabul edilmez. Bu kişilerde kalbin anlık atımı güçlü olduğundan daha düşük sayıda daha yüksek hacim i pompalayabilirler.
Bradikardinin en sık sebebleri şunlardır

Hasta sinus sendromu
Kalp blokları
İlaç toksisiteleri

Hasta Sinus sendromu
normalde kalbin ana elktrik aktivitesini sino-atriyal düğüm (S-A düğüm) denilen odak sağlar. burada oluşan elektrik dalgaları önce atriumları kasılmasını sağlar daha sonra ileti ventriküllere iletilir. S-A düğüm bozulduğunda bradikardi gelişebilmektedir.

Kalp Blokları
S-A düğüm normal olduğu halde elelktrik aktivitesinin daha ileri noktalara taşınmasında değişik noktalarda bloklar gelişebilir. Bu durumlardada bradikardi gelişebilir.

İlaç toksisiteleri
yüksek tansiyonda tedavi amaçlı alınan digoksin ve betablokerler gibi ilaçlar bazı hastalarda özellikle yaşlılarda bradikardiya ve ardından hipotansiyona sebep olabilir.
E) taşikardi- aşırı hızlı kap ritmi
Aşırı hızlı kalp ritimlerinde kalbe dönen kan içeri girmesi mekanik olarak zor olmakta ve kalb yeterince dolamadan pompalama yapmaktadır. bu durumda dakilada pomplananan toplam kan düşmekte buda hipotansiyona neden olmaktadır. sık görülen hızlı ritm sorunları şunlardır

Atriyal fibrilasyon
PAT
ventriküler taşikardi
Ventriküler fibrilasyon

İLAÇLARA BAĞLI HİPOTANSİYON
Kalsiyum kanal blokerleri, beta bolkerler, Digoksin kalp hızını ve kasılma gücünü azaltarak hipotansiyona yol açabilirler. ayrıca ACE (Anjiyotensin converting inhibitörleri) inhibitörleri ve alfa blokerlerde aynı şekilde yaşlılarda hipotansiyon sebebi olabilirler.

İdrar söktürücü ilaçlardan furosemide (Lasix ®) aşırı su atılımına yol açarak hipotansiyona yol açar. depresyon ilaçlarından amitriptilin, parkinson hastalığında kullanılan veya Levo-dopacarbi-dopa, ikditarsızlık (impotans) da kullanılan sildenafil (Viagra ®) gibi ilaçlar nitrogliserin içeren kalp ilaçları ile beraber kullanıldıklarında tansiyon düşürürler. Alkol ve narkotik ilaçlarda hipotansiyon sebebi olabilir.

VAZOVAGAL REAKSİYON

Bu sık görünen bir durumdur. Genellikle sağlıklı kişilerde geçici olarak ani tansiyon düşmelerine kalp hızının ani düşmesine ve bayılmalara sebep olabilir. Tipik olarak ağrı, iğne batması, kan aldırma gibi durumlar örnek verilebilir. Serum takılması kola, koldan kan alınması aşırı kusma ve bunaltı reaksiyonlarına ani gelişen bu durumlara vagus siniri dediğimi sinir karın bölgesinden de duyuları alıp beyne iletebilir ve reaksiyon olarak geriye tansiyon düşmesi kalp hızı düşmesi şeklinde bir sonuç verebilir. Bu kişilerin kısa süre bayıltacak kadar tansiyon düşebilir. Vagusun bu aşırı reaksiyonu bazı kişilerde büyük abdest yaparken ıkınmayla ya da kusma sırasında da olabilir. Aniden soğuğa girme soğuk duş alma bu durumda benzer etkiler yapabilen olaylardandır.

POSTURAL HİPOTANSİYON
Ayağa kalkıldığında sistolik kan basıncında 30 mm Hg dan fazla veya diyastolik kan basıncında 15 mm Hg dan fazla düşme olmasına postural veya ortostatik hipotansiyon denir.

Kişilerde yatar durumdayken aniden ayağa kalkma durumlarında olan tansiyon düşmelerine ortostatik hipotansiyon denir. Aniden ayağa kalkındığında ayaklardaki toplardamarlarda yer çekiminden dolayı bir kan gömmesi olur; bu ani durumda kalbe gelen kan azalır ve tansiyonda düşüklüğe yol açar. Normal kişilerde bu durum kalp hızında artış ve toplardamarlarda kasılma ile kendini hızlıca toparlar. Ancak bazı kişilerde bu toparlanma olmayabilir ve bu durumda ortostatik hipotansiyon veya diğer adıyla porstural hipotansiyon gelişir. Postural hipotansiyonU kolaylaştıran bazı faktörler ise şunlardır: Yaşlılık, kullanılan bazı ilaçlar, diyabet, uzun süre yatak istirati yapan kişiler, susuzluk, adrenal yetmezlik, otonomik sinir harabiyetleri ki; bunlara sebep olan nedenler diyabet ve alkolizm sayılabilir. Yine bazı nörolojik sendromlar ortostatik hipotansiyona neden olabilir. Örneğin Shy-drager sendromu. Ortostatik Hipotansiyonun gençlerde görülen nadir bir sebebi de otonomik sinir sisteminin uzun süre ayakta kalma durumlarında yanlış cevap vermesidir. buna otonomik disfonksiyon adı verilir. Bu kişilerde uzun süre ayakta kalındığında otonomik sinir sistem kalp hızını arttırmak yerine azaltıp damarlarda kasmak yerine genişlettiği için tansiyon düşmektedir.
Uriner hipotansiyon
bazen yaşlılarda idrar yaparken açığa çıkan hormonal medyatörler ani tansiyon düşüklüklerine yol açabilir.
ADDİSON HASTALIĞI
Addison hastalığında surrenal bezlerde (böbreküstü bezleri) çalışamama söz konusudur. kortizol hormonu eksik olan bu kişilerde iştahsızlık, Na tutamama ve aşırı K yükselmesi, zayıflık, kas zayıflığı, halsizlik ve ciltte hiperpigmentasyon görülür. addison hastalığının en sık iki sebebi tuberküloz ve otoimmun hastalıktır.
SEPTİSEMİ
vucudda kana karışan mikroorganizmaların sahip olduğu bazı yapılar endotoksinler damar sistemine etki ederk aşırı bir gevşemeye ve tansiyon düşmesine sebep olurlar. zamanında önelem alınmazsa tüm organ sistemleri bu septik şok durumunda kalıcı hasar görebilir.
ANAFİLAKTİK ŞOK
Tip I allerjik reaksiyondur. ımmunoglobulin E aracılığı ile oluşur. değişik allerjenik maddelere karşı oluşan Ig E ve ilgili antijen kompleksleri ardışık bi r immunolojik mekanizmayı tetikleyerek sayısız ara medyatör salınımına sebep olur. mast hücrelerinde salınan histamin özellikle kuvvetli bir vasodilatatör (damar genişletici)dür. damarlarda aşırı bir geveşme ve genişlemeye yol açar bu ise tansiyonu aniden düşürür. anafilakside aşırı hipotansiyona eş olarak akciğer hava yollarındada bronkospazm, ciltte akut ürtiker meydana gelebilirir. hayati bir sorundur. epinefrin gibi sistemik vazokonstriktör (damar kastırcı) ialçalrın acilen subkütan (cilt altı yolla ) yapılması hayati öneme haizdir. radyolojik çalışmalarda kullanılan IV iyod solusyonları, yer fıstığı, arı sokmaları bu tip ani reaksiyonlara sebep olabilir.

HİPOTANSİYON (Düşük Tansiyon) NASIL TEŞHİS EDİLİR VE NASIL DEĞERLENDİRİLİR?

Düşük tansiyonun öncelikle tansiyon ölçerek tespiti gerekir. Düşük tansiyonun yanında ortostatik tansiyonun sayısal değerlerine de dikkat etmek gerekir. Bu ortostatik tansiyonda kişi yatar pozisyondan ayağa kalktığında sistolik kan basıncında 30 mm cıva miktarında düşüş olursa diastolik kan basıncında 15 mm cıvadan fazla düşüş olursa buna ortostatik hipotansiyon adı verilir. Bu tür tansiyon tespit edildikten sonra sebebi araştırılmalıdır. Bazen sebep çok kolay bulunabilir; örneğin herhangi bir sebepten dolayı kan kaybı var ise veya röntgen çekilirken damardan iyot içerikli kontrast madde enjekte edildiyse bunlardan oluşan sebepler kolayca anlaşılabilir. Diğer durumlarda ise testler yapılmalıdır.

Testler şunlardır:

Tam kan sayımı: Enfeksiyonların lehine olabilecek yükselmiş beyaz küreyi görebiliriz veya kan kaybıyla ilgili anemi durumunu kansızlık durumunu görebiliriz.
Kandaki elektrolitlerin düzeyi susuz kalmayı, mineral kayıpları, böbrek sorunlarını ve asidozu gösterebilir.
Kanda kortizon düzeyi ve adrenal yetmezlik addison hastalığı açısından yol göstericidir. Kan ve idrar kültürleri septisemi ve idrar enfeksiyonları açısından faydalı olabilir
Radyolojik tetkikler, akciğer filmi, karın ultrasonu, tomografi; zatürreeyi, kalp yetmezliğini(kalp büyük görünür),safra kesesi taşlarını, pinomoniyi, pankreatit ve divertikülit gösterebilir. Bunları röntgen çalışmalarında görebiliriz.
EKG; kalp hızını,değişen perikardit durumlarını,kalp yetmezliğini,kalp iletim bloklarını, eski veya yeni kalp krizlerini gösterebilir.
Holter monitör kaydı sürekli olmayan ara ara gelen kalp ritim sorunlarını anlayabilmek için hastalara EKG gibi 24 saat ölçüm yapacak şekilde göğse elektrotlar yerleştirilerek gün içerisinde normal aktivitelerini yapar iken yapılan bir testtir. Zaman zaman olan taşikardi ataklarını bradikardi(yavaş kalp ritmi) durumlarını test etmek için kullanılabilir. Holter monitör kayıtlarında 24 saatlik olan bu kayıtta taşikardi veya bradikardi atakları yakalanamaz ise bazen daha uzun süreli ancak hasta tarafından herhangi ritim sorunu ya da tansiyon düşüklüğü hissedildiği zaman bir düğmeye basılarak aktive edilen kayıt cihazları da mevcuttur. Eko kardiyogram ultrasonik dalgalarla kalbin çalışmasını kapakların açıklılığını kapalılığını kalbin bir atıştaki gönderdiği pompalayabildiği kan miktarını ölçebilen bir metottur bununla kalp hastalıkları, perikardi içinde sıvı olup olmadığı, kalp kasının bölgesel olarak yavaş çalışıp çalışmadığı, kapaklarda bir sorun olup olmadığı, kalp gözcüklerinde bir pıhtı bir trombus, trombir olup olmadığı görülebilir.
· Ani gelişen nefes darlığı ve potasyon durumunda pulmoner embolizm dışlamak için bacaklara doppler ultrasonu ve akciğere tomografi çekilebilir.

DÜŞÜK KAN BASINCI (Hipotansiyon) NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Hipotansiyon sağlıklı kişilerde ve herhangi yakınma veya bulgu yapmıyor ise tedaviye gerek yoktur. Bununla birlikte normal basınç, kan basıncı belirgin şekilde düşenlerde bulgu olmasa da bu durumda incelenmesi gerekecektir. Tedaviden önce sebebinin bilinmesi önemlidir. Örneğin bazı ilaçlardan dolayı tansiyonu düşen bir kişi de ilaç dozajlarını azaltmak da tedaviyi kolaylaştırır. Susuzluk sebebiyle oluşan düşük tansiyonlarda durum hafif ise ağızdan alınacak sıvılarla yerine koyulabilir. Ancak ciddi ve şiddetli susuzluk durumlarında bazen damardan sıvıyı vererek dengeyi sağlamak gerekir. Kan kayıplarına bağlı tansiyon düşüklükleri de damardan sıvı ve kan transfüzyonları ile tedavi edilir. Seplik şok yine acil bir durumdur; damardan sıvılar ve antibiyotikler ile tedavi edilebilir. Tansiyon düşüren ilaçlar ve idrar sökücüler doktor tarafından ayarlanmalı, değiştirmeli veya kesilmelidir. Bunun ayarlamasını doktor yapacaktır. Hastalar kendiliğinden doktora danışmadan bu tip değişiklikleri yapmamalıdırlar. İlaçlar nedeniyle gerçekleşen kalp hızı düşüklüğü ilaçlar değiştirilerek veya azaltılarak tedavi edilebilirken hasta sinüs sendromu nedeniyle veya kalp blokları nedeniyle olan hipotansiyonlarda genellikle kalp pili(pacemaker) takılabilir.

Yüksek kalp hızı nedeni ile olan hipotansiyonlarda ilaç tedavisi uygulanabildiği gibi gerektiğinde elektriksel kardiyoveriyon yapılabilir. kateterizayon ile pulmoner ven izolasyonu yapılabilir. ventriküler taşikardiler ilaçlarla kontrol altına alınmaya çalışılır. kontrol altına alınamıyan veya ilaçların yan etkileri sebebi ile kullanılamadığı durumlarda gğüs cildi altına yerleştirilebilen defibrillatör pacmaker lar bir seçenektir.
Pulmoner emboli ve derin ven trombozunda yeni pıhtı oluşumunu engellemek ve varolan pıhtının güvenli bir şekilde ortadan kalkmasını sağlamak için önce IV Heparin daha sonra oral warfarrin kullanılması gerekecektir. sebebe yönelik testler ek önlem laınıp alınmayacağını belirler.
Perikardiyal effüzyonda pericardiosentez denile işlemle kalp etrafındanki sıvı boşaltılır. Perikariyosentez işleminde dışarıdan bir iğne ile perikard zarı ile kalp arasındaki boşluğa girilerek buradaki sıvı boşaltılır.
Postural hipotansiyonda veya semptomatik hipotansiyonda

su tuz alımını artırma
varis çorabları ile ayaklardan kan dönmesini artırmak
ilaçlar:
midodrine (proamatine ®) postural hipotansiyonu düzeltmede etkin olmakla beraber hastaların yatarken geirdikleri zmanlarda tansiyonları oldukça yükseltebildiği ve felç riski oluşturduğu bilinmektedir.
pyridostigmine (Mestinon ®) da postural hipotansiyon etkilidir. ek avantajı yatar pozisyonda iken aşırı kan basıncı yükselmesi yapmamasıdır. Bu bir antikolinesteraz inhibitörüdür. yan etkileri, karın krampları, barsak motilite artışıdır. kalp yetmezliği olan kişilerde tuz ve su alımını artıracağından yetmezliği de artırma riski mevcuttur. Dolayısıyla bu kişilerde yakın doktor gözetiminde kullanılmalıdır.

Vaso-vagal hipotansiyonlarda betablokerlerden propranolol (Dideral ®) kullanılabilir. SSRI (selektif serotonin geri alım inhibitörleri) kullanılabilir. bu ilaçlara örnek olarak fluoxetine (Prozac ®), esitalopram , Paroxetine sayılabilir. Fludrikortizon (Florinef ®) ise bir mineralokortikoiddir, vücudda tuz ve su alımını artırırarak çalışır. ilaçlarla kontrol altına alınamayan ve sık olan vasovagal reaksiyonlarda pacemaker takılabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu