Gerçek Sevgi Ebedi Sevgili

Gerçek Sevgi Ebedi Sevgili

Kişinin kendisi kâmil olmadıkça Ravza’da bekçi, Kâbe’de müezzin olsa ne fayda! Allah’ı bilmek kemâl elde etmekle olur; bekçilikle, müezzinlikle değil. Bizler de Allah’ı biliyoruz. İman cihetiyle hepimiz ehl-i imanız. Hepimizin imanı birdir, yüz gramı beş yüz gramı olmaz. İman artıp eksilmeyen Rabbanî bir nurdur. İman ettiğini dille ikrar, kalple tasdik eden herkesin imanı birdir. Farkımız kemalât derecesindedir.

Padişah da, vezir de, nalbant da kuldur. Ama makamları değişiktir. İmanın hakikatinde de iman edenler birdir, fakat insanların kemâli, manen olgunlukları birbirlerinden farklı olabilir.

Herkesin ilâhi beyanlardan nasibi, mübarek makamlardan idraki, Allah’a kulluk mertebeleri derece derecedir. Bu durum kalplerin temizliği, nefslerin terbiyesine bağlıdır. Bu hususta gayret gösterip ilerlemek, Allah’a yaklaşmak gerekir.

Allah’a yaklaşmak için önce tevbe edip sonra istikamet üzere olunur. Ardından “tezhip” (nefsi ıslah ile hali güzelleştirme) ve “takrip” (yakınlaşma) gelir. Nakşibendiyye yolunda takrip için usul zikir, hatme, sohbet ve rabıtadır. Bunlar kişiyi yaklaştırır.

“Ya Bâkî ente’l-bâkî” cümlesi, ameliyat eden cerrah gibi kalbi günahlardan keser. Bu ameliyatın yapılması gerekir, çünkü insan mahiyeti itibariyle her şeye muhabbet duyacak istidatta yaratıldığından kalbi birçok sevgiliyle dolar. Sevgilisi ne kadar çoksa derdi de o kadar çoktur. Bu sevgililerin de vefası olmaz, hepsi başa dert olup giderler. İnsan kalbi bunun ıstırabını yaşar.

Allah’tan gayrı her şey insanı terk eder. İşte gerçek aşk da, O’nu, hiç terk etmeyecek olanı sevmektir. Ne o sevgili son bulur, ne O’nu sevmek…

İnsan neyi severse ona koşar. Nakşibendî büyükleri, sahte sevgilerden kurtulup gerçek sevgiliye yönelmenin ilacını bulmuşlardır. Çevrelerine toplanan insanlara, Allah’ın nasip ettiği bu dermanı nasıl kullanacaklarını öğretirler.

Afyon uyuşturup alkol sarhoş ederken, bunun aksine, “bâkî olan, sonsuz olan yalnız sensin, senden gayrı her şey fani” anlamını taşıyan “Ya Bâkî ente’l-bâkî” cümlesi uyandırır, gerçeği, gerçek sevgiyi gösterir. Bu mana kalpte ve kanda dolaşırken, insanı geçici, bozulmaya, yok olmaya mahkum sevgililerden kurtarır. Kalbin, haddi sınırı olmayan bir sevme kabiliyeti vardır. Bu kabiliyete uygun sevgilinin de haddinin sınırının olmaması gerekir. Allah Tealâ’dan başka bu özelliğe sahip sevgili olmaz.

Nakşibendî yolunun usulünden olan hatme-i hacegânı yapan kişi Allah’a şöyle der: “Ya Rabbî! Her sevgilim bırakıp gidiyor. Bedenimi sevdim, ihtiyarladı. Karımı sevdim, kocadı. Kızımı sevdim, el aldı. Paramı sevdim, yel aldı. Ya Rabbî, bana ebedi bir sevgili ver.”

Şeytan, sevginin Allah Tealâ’ya yönelmemesi için uğraşır durur. Kalbin başka sevgilerle meşgul olmasını ister. Şeytan böyle uğraşırken Allah’ın zikri de onu uzaklaştırıp kalbi Allah’a yaklaştırır.

Nakşibendiyye yolunun bütün gayesi de kalbi şeytanın tasallutundan kurtarmak, yaratılıştaki aslî haline ulaştırmak ve seveni sevdiğine erdirmektir.

İnsanın felahı, kurtuluşu, mutluluğu da ancak sevgilisinin yanında, O’nunla birlikte olmadadır.

——————————————————————————–

Mehmet ıldırar
semerkand dergisi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu