Astronomi alanında çalışma yapan bilimadamları kimlerdir?

Astronomi alanında çalışma yapan bilimadamları kimlerdir?
Gök bilimi – Astronomi, yeryüzündeki en eski bilimlerden biri olarak kabul edilir. Arkeolojik bulgular en eski çağlarda bile insanların gök biliminin konuları hakkında bilgileri olduğunu ortaya koymaktadır.

Antik Çağ’da gök biliminin gelişimindeki önemli hususlar olarak şunlar söylenebilir :

Gökbilim önceleri yalnızca, çıplak gözle görülen gök cisimlerinin gözlemi ve hareketleri hakkındaki öngörülerden oluşuyordu. Eski zamanlarda gözlemler çıplak gözle yapılıyorsa da o zamanlar günümüzdeki gibi sanayi ve ışık kirliğinin bulunmayışı insanlara büyük bir avantaj sağlıyordu. Bu yüzden antik çağda yapılan gözlemlerin günümüzde yapılması neredeyse olanaksız derecesinde zordur.
Eski insanların dairesel tarzda dikmiş oldukları 6.500 yıllık megalitlerin (Nabta Playa, Stonehenge) gökbilimsel gözlem amacıyla kullanıldıkları sanılmaktadır.
Eski çağlarda gökbilimde ilerlemiş uygarlıklardan bazıları, Çin, Hint, Sümer, Kalde, Mısır, Toltek, Zapotek ve Maya uygarlıklarıdır.


Rig-Veda’da Güneş’in hareketine bağlanan 27 takımyıldızdan ve 13 bölümlü zodyaktan söz edilir.
Mayalar ise teleskopları olmadıkları halde Venüs’ün evrelerini ve tutulmalarını tam olarak saptayabilmişlerdi.
Antik Yunanlar’ın gök bilimine yaptıkları en önemli katkı, yıldızları kadir derecelerine göre sınıflandırmaya çalışmış olmalarıdır.

Ortaçağ’da Gök Bilimi

Ortaçağ’da gökbilim bilgilerinin İslam bilginlerince geliştirildiği ve bu bilgilerin sonradan Batı’ya aktarıldığı görülür. Gökbilimi geliştiren bu İslam bilginlerinden başlıcaları şöyle sıralanır :

Fergani (805–880), Gök cisimlerinin hareketleri üzerine yazılar yazdı, ekliptiğin eğikliğini hesaplamasını sağladığı gözlemlerde bulundu.
Kindi (801–873), filozof ve ansiklopedici bilgin, gökbilim üzerine 16 eser yazdı.
Battani (855–923), gökbilimci ve matematikçi
Hasib El-Mısri (850–930), Mısırlı matematikçi
Harezmi (780-850): Türkistanlı matematikçi.
Ebubekir Er-Razi (864–930), İranlı bilgin
Farabi (872–950) büyük filozof ve bilgin.
Khujandi 10. yüzyılın sonunda Tahran yakınında bir gözlemevi inşa etti.
Ömer Hayyam (1048–1131), cetveller hazırladı, takvimi geliştirdi.
Ibn El-Haytham (965–1039), matematikçi ve fizikçi.
Biruni, (973–1048), matematikçi, gökbilimci ve ansiklopedici.
Tusi (1201–1274), filozof, matematikçi, gökbilimci ve ilahiyatçı; trigonometrinin kurucularından biri olarak kabul edilir.
Gıyaseddin Cemşid (1380–1429), (Özbekistan)
Uluğ Bey (1393 – 1449) Timur İmparatorluğu’nun 4. hükümdarı. Matematikçi ve gökbilimci.
Ali Kuşçu (1403 – 1474) Türk gökbilimci, matematikçi ve dilbilimci

Gök bilimin gelişmesinde devlet adamlarının yapmış olduğu kişisel girişimler de önemli bir yer tutmaktadır. Selçuklular döneminde yaşamış olan Kırşehir emiri Caca Bey burada kendi adıyla kurmuş olduğu medresede gök bilimin gelişmesine imkan sağlayacak ortamı oluşturmuştur.

Rönesans’ta Gök Bilimi

Kopernik Güneş merkezli güneş sistemi modelini fikir olarak ortaya attı.
Koperniğin fikri Galile ve Kepler tarafından savunuldu, geliştirildi ve düzeltildi.
Kepler Güneş’in çevresindeki gezegenlerin hareketini belirleyen bir yasalar sistemi olduğunu düşünen ilk kişi oldu.
Çekimi hareket yasalarıyla tanımlayan Newton oldu. Böylece gezegenlerin hareketine makul bir açıklama getiren ilk kişi de o oldu. Aynı zamanda yansıtıcı teleskobu icat etti.

Günümüzde Gökbilim

Gökbilim 19. ve özellikle 20. yüzyılda baş döndürücü bir hızla ilerlemiştir. Yakın zamanlardaki keşif ve gelişmelerle ilgili olarak şunlar söylenebilir:

Teleskopların geliştirilmiş olmasının yanısıra, diğer bilim dallarındaki ilerlemelerin de gök bilimine yardımcı olmaları sayesinde, evrenin gizleri bir bir açığa çıkmaktadır.
Gökbilimdeki en önemli gelişmelerden biri, tayfölçümü de denilen spektroskopinin (maddelerin ışıkla olan etkileşimlerini anlamaya çalışma, maddelerin soğurduğu ve yaydığı ışığı, yani elektromanyetik dalgaları saptayarak maddenin yapısı hakkında sonuçlara varma tekniği) yani yıldız ışığının elektromanyetik spektral analizine başlanmış olmasıdır.
Diğer yıldızların ışıklarının analizi, bu yıldızların ışığının temelde Güneş’in ışığından farksız olduğunu, fakat yıldızlar arasında sıcaklık, kütle ve boyut bakımından son derece büyük farklılıklar bulunduğunu göstermiştir. 20. yüzyılın başında diğer galaksilerden ayrı bir birim olarak galaksimizin varlığı kanıtlanabilmiştir.
Ardından Hubble yasası ile evrenin bir genişleme içinde olduğu saptanmıştır; galaksiler giderek birbirinden uzaklaşmaktadır.
Kozmolojik termik ışıma (fosil ışıması) ve kimyasal elementler ve izotoplarının maddeden ayrılmasını açıklayan farklı nükleosentez teorileriyle büyük ölçüde gökbilim ve fiziğe dayalı olan Büyük Patlama kuramı yoluyla kozmoloji özellikle 20. yüzyılda büyük gelişmeler göstermiştir.
20. yüzyılın bu alandaki son gelişmeleri olarak, radyoteleskopların, radyoastronominin, modern bildirişim araçlarının ortaya çıkması sayılabilir. Bunlar sayesinde, elektromanyetik dalgalarla uzayı aşan parçacıkların spektroskopik analizi yapılabilmiş ve böylece uzak gök cisimleri üzerinde yeni deney türleri olanaklı hale gelmiştir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu